2 Temmuz 2017 Pazar

SESSİZ ÇIĞLIĞIM OLUR MUSUN?

"Kadına Şiddet" konusu çoğu zaman Türkiye gündeminin ilk sıralarında yer alsada önlenemeyen, çözümlenemeyen muamma bir konu olmuştur. Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanlığı yaptığım 2016 yılı çalışma dönemi içerisinde Özgecan'la tekrar gündeme gelen konuyla ilgili "Sessiz Çığlığım Olur Musun?" projesini kaleme aldım. Projeyi kaleme almaktaki amacım; ölüm yıldönümünde Özgecan'ı anıp, bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış Tarsus'un üzerine yapışan kara lekeyi temizleyerek, kültürel, tarihi ve coğrafi özelliklerini gündeme taşıyıp sesini dünyaya duyurmak, kadına şiddet konusuna dikkatleri çekerek şiddet gören kadınlar başta olmak üzere tüm kadınların sesi olmaktı.


Projenin tamamını uygulamaya koyamasakta proje kapsamında organize ettiğimiz programlar büyük beğeni aldı. Bu programların organizesinde emeği geçen dönemin kadın meclisi üyelerine,  destek veren Tarsus Belediye Başkanımız Şevket Can'a ve Tarsus Müftümüz Hayri Erenay'a kalbi duygularımla teşekkürlerimi sunuyorum.


Geçtiğimiz günlerde arşivimi karırşıtırken gözüme ilişen projeyi incelediğimde tekrar kaleme alarak içeriğini genişletmenin doğru olacağını gördüm. Bununla ilgili çalışmaları yapmaya başladım. Projedeki hedeflerimden bir tanesi Türkiyede bir tek şiddet gören kadın olmadığının vurgusunu yapmaktı. Türkiye'deki kadın profillerini incelediğimizde inancıyla, siyasi görüşüyle, çalışanıyla, ev hanımıyla, şehirlisiyle, köylüsüyle farklı kadın profillerini görmekteyiz. Bu profilleri en ince ayrıntısına kadar inceleyip bilir kişilerle fikir alışverişinde bulunduktan sonra projeyle ilgili çalışmamın ilk basamağının startını vereceğim.


Şu konuların altını çizmeden geçemeyeceğim; şiddet gören kadınlar olduğu gibi şiddet gören erkekler de var. Erkeğin kadına şiddeti olduğu gibi kadının erkeğe şiddeti de var. Kadının kadına şiddeti olduğu gibi güçlünün zayıfa şiddeti de var. Türkiyede her ne kadar şiddet görenler olsa da bunun yanında mutluluktan kanatlanıp uçanlarda var. Her şeyden öte tarihi, coğrafyası, kültürü ve insanıyla yaşanmaya değer bir memleketimiz var. Şarkıda da geçtiği üzere;


Havasına, suyuna, taşına, toprağına,

Bin can feda, bir tek dostuma.

Her köşesi cennetim, ezilir yanar içim

Bir başkadır benim memleketim.

Anadolum bir yanda, yiğit yaşar koynunda,

Aşıklar destan yazar dağlarda.

Kuzusuna, kurduna, Yunus'una, Emrah'a,

Bütün alem kurban benim yurduma.

Mecnun'a, Leyla'sına, erişilmez sırrına,

Sen dost ararsan koş Mevlana'ya.

Yeniden doğdum dersin, derya olur gidersin,

Bir başkadır benim memleketim.

Gözü pek, yanık bağrı, türkü söyler çobanı,

Zengin-fakir hepsi de sevdalı.

Ben gönlümü eylerim, gerisi Allah kerim,

Bir başkadır benim memleketim.


Emine Kuren ile Gül Name'de Türkiye'nin, Tarsus'un ve tüm insanlığın acısıyla, tatlısıyla, hüznü ve mutluluğuyla sesi olmak adına köşemizde yer almasını istediğiniz konularıda sırasıyla kaleme alacağımı bilmenizi istiyorum. Projeme ve bu yazıma ilham olan Özgecan'ı ölüm yıldönümünde rahmetle anıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle bir sonraki yazımızda görüşmek üzere... Gül Name'de Kalın...


Emine KUREN

http://gullnamee.blogspot.com.tr

Yazılarımın izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması, yayınlanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder