2 Temmuz 2017 Pazar

KUMBARA

Soğuk bir kış günü, lapa lapa kar beyaza bürürken dört bir tarafı, doğum sancıları tutmuştu. Köy yollarının kapalı olmasından ve telefon tellerinin kopmasından dolayı ulaşımda sıkıntı yaşanmış, tüm köyü büyük bir panik ve telaş sarmıştı. Bu panik ve telaşla kar kızağı ile köyden şehire doğum için giderken bebeğini dünyaya getirmiş ancak bebeğini kucağına alamadan yolda vefat etmişti.


Karla kaplı köy yolunda dünyaya geldiği için babası ona Berfin ismini vermişti. Berfin küçük yaşlarda hayatı göğüslemiş, zor şartlar altında çok büyük mücadeleler vermişti. Önce köy hayatı ve ardından üniversite ile gelen şehir hayatı O'nu başarıya götüren basamaklar, tüm bu basamakları adımlarken en büyük destekçisi ise babasının verdiği nasihalar olmuştu.


Bir doğum günü akşamında babasıyla çaylarını yudumlarken, babası kendisi için hazırladığı doğum günü paketini buğulu gözlerle ve hayatının dönüm noktalarını oluşturacak sözlerle verdi. Babasının yürek kalemi ile tecrübe defterine not aldığı cümleler, söz olup dökülürken, büyük bir heyecan ile hediye paketini açtı. Hediye paketinin içinden çıkan ay yıldızlı kırmızı kumbarayı eline alarak babasının boynuna sarıldı, alnından ve ellerinden öperek teşekkür etti.


Berfin babasının kendisine verdiği bu kumbaraya, babasının nasihatlarını dinleyerek, hergün bir miktar para attı. Ay sonunda biriken bu parayı önceden tespit ettiği ihtiyaç sahibi başarılı bir öğrenciye ve yoksul bir aileye bağışladı. Mücadelelerinin ve sabrının meyvesini hayatının her safhasında toplayan Berfin, babasının ölümünün ardından da devam ettiği bu davranışıyla, birçok kişiye örnek olurken, bir o kadar kişininde geleceğe dair belirlediği hedeflerinin umudu oldu.


Son nefesine kadar yanından hiç ayırmadığı kumbarayla nice gençlerin, nice ailelerin umut ışığı olan Berfin'in bu örnek davranışını günümüzde de devam ettirenleri görünce çok mutlu oldum. Sosyal sorumluluk bilinciyle bu güzel hasleti ben de bir yaşam felsefesine dönüştürdüm. Ve gittiğim her yerde insanlara bu hikayeyi anlattım.


Toplumumuzun vazgeçemediği altın günlerinde onlarca pasta, börek israf ediliyor. Hem bu israfı engellemek, hem de bir umut ışığı olmak adına pastalara, böreklere edilen masraflarla ve damlaya damlaya göl olur misali kendi aramızda topladığımız meblalarla bir öğrenciye burs verebilir, bir yoksulun sofrasında ekmek, tuz olabiliriz. Tüm bunları yaparken gün arkadaşlarımızla, ailemizle istişare etmeyi ve yaşadığımız mahallede, köyde bizlerin bir tebessümüne ve bir güzel sözüne ihtiyacı olan nice insanlar olduğunu unutmamalıyız. Bu duygu ve düşüncelerle vatan, bayrak ve millet aşkıyla ülkesine can katan tüm canlara selam olsun...


 Emine KUREN

http://gullnamee.blogspot.com.tr


Yazılarımın izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması, yayınlanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder