2 Temmuz 2017 Pazar

ÇAT KAPI


Annem çalışan ve aynı zamanda çok sosyal bir kadındı. Onun günü sabah namazıyla başlardı. Sabah namazının ardından yemekten temizliğe tüm ev işlerini yapar, sonrasında da çocukları ve eşi uyanmadan kahvaltı masasını hazırlardı. Hepimizi bir beyit, bir mani, bir şiir ya da bir türküyle uyandırırdı. Çocuklarını okula eşini de iş yerine duayla uğurladıktan sonra atölyesine işinin başına geçerdi. Annem zamanının en iyi terzisiydi. Tasarladığı modeller, çalıştırdığı ve yetiştirdiği elemanlar yaşadığı topluma en büyük mirastır.


Bazı zamanlar iş yorgunluğunu atmak, bizlerle vakit geçirmek ve her şeyden öte sevdiklerini ziyaret etmek adına elimizden tutarak çat kapı yapardı. Ziyaret amaçlı çat kapı yapacağımız evin önüne geldiğimizde varsa kapı zilini çalar yoksa kapı tokmağı ile üç kez kapıya vururdu. Ev sahibi kapıyı açınca, annem "Müsait misiniz?" diye sorardı. Eğer müsait  değillerse nazikçe müsait olmadıklarını, başka bir zaman diliminde mutlaka beklediklerini söyler, hatta bazı zamanlarda 'falanca gün, şu saatte buyrun gelin' derdi. Şayet müsaitlerse büyük bir memnuniyetle içeriye davet ederdi. Haberleşme araçlarının pek olmadığı o dönemlerde yapılan bu çat kapıdaki samimiyeti, dostluğu, sevgiyi ve mutluluğu anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır.


Zamanın şartlarında yapılan çat kapıdaki o anları çok özledik. Ev sahibi müsait olmasada kapı eşiğinde edilen hasbihal, müsaitse eğer birlikte geçirilen zaman ne kadar güzel ve de özeldi. Bazen kapının eşiğinde birlikte acılarımızı göğüslerdik göz yaşlarıyla, bazen de mutluluğumuzu paylaşırdık kahkaha sesleriyle. Kapının eşiğini adımlayıp içeriye girerken sevginin sıcaklığı sarardı tüm bedenimizi. Böyle anlarda ev sahibi olmakta, misafir olmakta ayrı bir güzel olurdu, huzur verirdi. Misafir geldikçe bereketleşen sofra bu güzelliğin, bu huzurun en büyük şahidiydi.


Teknolojinin en son yeniliklerinin bulunduğu günümüzde neredeyse herkesin bir cep telefonu var. İnsanlar zamanının büyük bir bölümünü cep telefonlarıyla dolayısıyla internette geçiriyorlar. Hal böyle olunca sosyal ilişkiler de dejenere olmuş durumda. Misafirlik, ev sahipliği kısaca ev gezmeleri rafa kaldırılmış durumda. Aynı ailede yaşayan bireyler dahi birbirinden kopuk bir hayat yaşıyorlar. Oysa elzem olan çağın getirdiklerini doğru kullanmaktır. Doğru kullandığımız sürece özlemle yad ettiğimiz, kapı eşiğinde bıraktığımız dostluklar yeniden filizlenecektir.


Radyo programım "Gül Name" dinleyicilerinden yaşlı bir teyzem iyi bir radyo dinleyicisiydi. En büyük hayali beni görmekti. Birgün radyodaki arkadaşlarla sürpriz bir ziyaret düzenleyip teyzemize çat kapı yaptık. Kapıda beni görünce o kadar çok şaşırmış ve de mutlu olmuştu ki... Sevinç çığlıkları hala kulaklarımda yankılanıyor. Dört evladı olmasına rağmen yalnızdı ve eşi de yıllar önce ölmüştü. Teyzemizi bu çat kapıdan sonra sık sık ziyaret ettim, telefonla aradım. Ancak bir ara çok yoğun bir çalışma tempom oldu. Bu süre zarfında ziyaret edemedim, arayamadım. Birgün sabah saatlerinde bir arkadaşım telefonla beni arayarak teyzemizin vefat ettiğini söyledi. Tüm işlerimi bırakıp teyzemizin evine koştum. Cenaze henüz evdeydi. Vefat ettiği odaya girdiğimde hayatımın en büyük dersini almıştım. Bir hafta önce ölmüştü. Komşuları evden gelen koku üzerine polisi aradıklarında vefat ettiği ortaya çıkmıştı. Evladı olup yalnız olmak ne acı... Komşuları, arkadaşları olup kimsenin ziyaret etmemesi ne acı... Yaşadığım bu olayla kaybetmeden kıymet bilmenin önemini anladım.


Sizlerden zamanınızı, dostluklarınızı, sağlığınızı cep telefonlarına, internete kurban etmemenizi, tüm bu değerlerin kıymetini kaybetmeden bilip haftada en azından bir ziyaret gerçekleştirmeyi düstur edinmenizi rica ediyorum. Yazımızın sonuna geldiğimiz şu dakikalarda bu yazının son paragrafı niteliğinde olacak, sizleri ve beni sevginin, muhabbetin manevi ikliminde yolculuğa çıkaracak bir çat kapı yapalım mı? Ben bu duygularla şimdi yan komşuma geçiyorum. Tekrar görüşmek üzere... Hoşçakalın...


Emine KUREN

http://gullnamee.blogspot.com.tr

Yazılarımın izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması, yayınlanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder