6 Ocak 2018 Cumartesi

EMİNE AYSU'DAN EMİNE KUREN'E


Gül Name Farsça kökenli bir kelime olup 'mektup', 'kaside' anlamlarına gelmektedir.  Radyo programıma yıllar önce bu ismi verirken yürek kalemi ile yazıp dillendirdiğim tüm yazılarımı Gül Nebi'den ilham alarak name name radyo aracılığı ile dinleyicilerime ulaştırmayı hedeflemiştim.

Radyoda canlı yayın yapmak, dinleyicilerin yüreğine dokunmak ve onların hislerine tercüman olmak çok farklı bir duygu. Bu duyguyu en güzel şekilde ifade edeceğini düşündüğüm için yıllar önce 'Gül Name' ile yola çıktım.

Radyo ile start verdiğim 'Gül Name' ye blog sayfamla (http://gullnamee.blogspot.com.tr) devam etmekteyim. Hedefim 'Gül Name' ile farklı çalışmalara imza atabilmek. Bunun gayreti ile dur durak demeden çıktığım yolu adımlamaktayım.

Hayat; "bu da geçer" deyip sonrasında gelen bir başka "bu da geçer" dediklerimize tahammül ve sabır gücümüzü gösterdeğimiz 'olgunlaşma enstitüsü'dür. İnsan ise bu enstitü de hayatı ilmek ilmek işlemeyi öğrenen bir sanatçıdır. Sergilediğimiz tahammül ve sabır her biri farklı renkte ve modelde ilmek ilmek işlediğimiz nakıştır. Bir emek işlediğimiz bu nakışlar ise geleceğimizin rengini belirleyen çeyizlerimizdir. Edindiğim bu hayat felsefesi hayatımın her safhasında bana ışık olmuştur. 'Gül Name' başta olmak üzere tüm projelerime, çalışmalarıma yön vermiştir.

Kızım 1 yaşındayken 2003 yılında babası rahmetli oldu. Rahmetli eşimin vefatıyla biten ilk evliliğimin ardından 2. evliliğimi 2012 yılında gerçekleştirdim. Büyük umutlarla ve hayallerle gerçekleştirdiğim evliliğim fikir anlaşmazlıkları yüzünden, yapmış olduğumuz istişareler ve yaşadıklarımız neticesinde aldığımız kararlar doğrultusunda ayrılıkla sonlandı. Tüm bu yaşadıklarım ile 'olgunlaşma enstitüsü' mesabesindeki hayat yolculuğunda "bu da geçer" diyerek sergilediğim tahammül ve sabırla edindiğim hayat felsefem ile nice zaferlere ulaşacağımın bilinci, duası ve gayretindeyim, gayretinde olacağım.


Yaşadığım tüm süreçlerde, proje ve çalışmalarda her zaman yanımda olan bir tanecik kızıma, aileme, arkadaşlarıma, komşularıma, takipçilerime çok teşekkür ediyorum. Başta blog sayfam olmak üzere tüm sosyal medya hesaplarımda, yapacak olduğum projelerde, çalışmalarda ve bundan sonraki yaşamımda Emine KUREN adını kullanacağımı belirtmek istiyorum. Sizleri Allah için çok seviyorum. Nice proje ve çalışmalarda birlikte olmak temennisiyle...


Emine KUREN

http://gullnamee.blogspot.com.tr


Yazılarımın izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması, yayınlanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur...

3 Ocak 2018 Çarşamba

ÖZNUR CAN İLE 'KADIN'A DAİR


Kadın bir ressamdır aslında... Yüreği fırçası, düşünceleri ise renklerdir. Rengârenk düşüncelerine batırdığı yürek fırçası ile şekillendirir dünyayı...

1981 yılının Şubat Ayı’nda dünyaya merhaba derken yıllar sonra yürek fırçasıyla, duygularının renkleriyle gökkuşağı çizmiştir Tarsus semalarına...  

“ Eserinin üzerinde imzası olmayan yegâne sanatkâr öğretmendir” sözünü düstur edinerek Çukurova Sanayi Ortaokulu’nda öğretmen, yaşadığı toplumda kadın kimliği ile her kesimden insanın takdirini kazanmış bir sanatkârdır.

Gül Name olarak kendisiyle ‘kadına’ dair konuşmak istediğimizi dillendirdiğimizde Tarihi Siptilli Çarşısı’nı buluşma adresi olarak vermesi çarşıdaki esnaf kadınlara verdiği değerin ifadesidir. Zira kadınların dilinden ve halinden anlamanın ayrı bir sanat olduğunu düşünmektedir.

Oldukça güzel geçen görüşmemizde hoş sohbeti ve sempatik tavırları ile hem Gül Name’nin hem de Siptilli Çarşısı’ndaki esnaf kadınların yüreğine dokunarak mutlu eden Tarsus Belediye Başkanımız Sayın Şevket Can Beyefendi’nin saygıdeğer eşleri Öznur Can Hanımefendi yaptığımız görüşmede kendisine yönelttiğimiz sorulara verdiği cevaplarla kıymetli bilgilerinden istifade etmemize vesile oldu.

“Hoşgeldiniz? Nasılsınız?”

Hoşbulduk. Teşekkür ederim. İyiyim. Siz Nasılsınız?

Teşekkür ederim. Ben de iyiyim. Gül Name takipçileri için biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Ben, 19 Şubat 1981 Tarsus doğumluyum. Çukurova Sanayi Ortaokulu’nda Türkçe öğretmeniyim. 3 çocuk annesiyim.

Bir başkan eşi olmak nasıl bir duygu?

“Bir başkan eşi olmak hem onur verici hem de zor. Dışardan göründüğü gibi kolay değil. Eşimin doğduğumuz şehre hizmet etmesinin onurunu ve mutluluğunu yaşıyorum. Bende elimden geldiğince yardımcı olmaya en azından evdeki yükünü hafifletmeye çalışıyorum. Dışarıda da elimden geldiğince yanında yer almaya çalışıyorum. Hayatın kendisinde de olduğu gibi sıkıntılı tarafları da güzel tarafları da oluyor. Sevgi saygı olduğu sürece kimin ne işi yaptığının önemi yok. Önemli olan anlayış gösterip aradaki muhabbeti canlı tutmaktır. Yeri geldiğinde Başkanımız Şevket Bey yeri geldiğinde ben onun yanında yer alarak bir şekilde hayatı idame etmeye çalışıyoruz.

Bir evlat, bir arkadaş, bir komşu, bir eş ve bir anne olarak kendi iç muhasebenizi yaptığınızda bir kadın olarak Öznur nasıl birisi?

Bir evlat, bir arkadaş, bir komşu bir eş ve bir anne olarak kendi öz eleştirimi yapmam gerekirse kimse dört dörtlük değildir. Herkes gibi iyi taraflarım olduğu gibi kötü taraflarım da vardır. Elimden geldiğince arkadaşlık, komşuluk, aile ilişkilerimde yetmeye çalışıyorum. Elimden geldiğince kalp kırmadan hayatı devam ettirmeye özen gösteriyorum. Çocuklarıma zaman ayırarak iyi bir anne olmak adına mücadele ediyorum. Eşimle, annemle, babamla, kardeşlerimle, çocuklarımla ve sosyal çevremle elimden geldiğince kimseyi kırmadan ilişkilerimi sürdürmeye çalışıyorum.

Sizce kadın nedir? Kadını en iyi anlatan ifade hangisidir? Kadın mı? Bayan mı? Hanım mı?

Kadını en iyi anlatan ifade Türklerde ‘hanım’dır. Hanım’ın bir Türkçe öğretmeni olarak geldiği kökü söyleyecek olursam; han’dan geldiği söyleniyor. Trolojik olarak ne kadar doğrudur bilemiyorum ama ülkeyi yöneten han karar alırken eşini göstererek benim han’ımda eşimdir dermiş. Bu sebepten dolayı en güzel hanım’dır ifade eden. Bizim örfümüzde, adetlerimizde, Türk töresinde kadın ve erkek yönetimde de, savaşta da, barışta da yan yanadır. Kadın ve erkek arasında ayırım yoktur. Bizde bunu en güzel şekilde yansıtmanın duasındayız.

Ailede kadın ve erkeğin rollerini incelediğimizde eşitlik mi yoksa adalet mi ön planda sizce?

Aile de kadının ve erkeğin rollerini incelediğimizde adalet ön plandadır. Adalet olursa denge sağlanır. Aile de, komşuluk ilişkilerinde, kadın ve erkek ilişkilerinde de ön planda olması gereken şey adalettir.


Türkiye de kadın olmak nasıl bir duygu?


Türkiye de kadın olmak konusuna birçok açıdan bakabiliriz. Kadın olmak güzeldir. Her şeyden öte kadın olunca ana olabiliyorsun. Kadın için ülkemizde birçok imkânlar var. Bu konuya karamsar bakmıyorum. Kişilerin yapmak ve almak istedikleri tamamen kendileri ile ilgili bir konudur. Okumak isteyen okur, kariyer yapmak isteyen kariyer yapar. Söz sahibi olduğumuzun farkında olmamız gerekiyor. Kimseye oturduğu yerden bir şeyler verilmiyor, mücadele içinde olmamız gerekiyor. Kendi işimizi kendimiz yapmayı öğrendiğimiz zaman kadında erkek gibi ön plana çıkacaktır.

Türkiye’deki kadın profillerini incelediğimizde kadınların genel sıkıntıları nelerdir? Kadına şiddet konusunda düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Şiddetin toplumda yeri olmaması gerekiyor ama maalesef oluyor. Son yıllarda da artmış durumda. Bunu haberlerde sıkça duyuyoruz. Eğitim ve manevi eğitimle önlenebilir. Güzel bir dinimiz var. Suçsuz, günahsız kimseye zarar vermememizi, karıncayı bile incitmekten sakınmamız gerektiğini emrediyor. Kendimizden fiziken güçsüz birine şiddet uygulamak dünyanın en vahşice davranışıdır. Şiddetin hiç bir şekilde gerekçesi olamaz. Şiddeti kınıyorum ve engellenmesini istiyorum. Ama maalesef sosyal yapımımızla mı yoksa ekonomimizle mi alakalı bilmiyorum şiddet haberlerini sıkça izler, dinler olduk.

Kadına yönelik yapılan çalışmaları nasıl buluyorsunuz. Sizce bu çalışmalar yeterli mi?

Kadına yönelik yapılan çalışmalar konusunda ise Tarsus Belediyesi bünyesinde Şevket Can Bey’in sosyal çalışmalarda kadına verdiği değeri görürüz. Çalışmalarında kadını ön plana çıkararak kadın derneklerine verdiği desteği görürüz. Belediye olarak kadın derneklerinin güçlenmesini istiyoruz. Kadınlar olarak da sivil toplum kuruluşlarına sahip çıkarsak ve sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarında yer alarak kendimizi kabullendirirsek toplumdaki yerimiz daha sağlam olacaktır. Çünkü bir kadını en iyi anlayan aynı şeyleri yaşadıklarından dolayı yine kadınlardır. Kadınlar olarak birbirimize yardım etmesi gereken de yine kendimiziz. Sivil toplum kuruluşlarına katılarak kadınlara yönelik çalışmalarda yer almalıyız. Tarsus Belediyesi’nin yapmış olduğu çalışmaların ve Tarsus Belediye Başkanımız Şevket Can Bey’in de amacı birlik, beraberlik ve dayanışma içinde kadınların sıkıntılarına çözüm bulmak, tüm kadınların sesi olmaktır. Zira 8 Mart’ta yapılan ve Türkiye de ses getiren yürüyüşte bu amaç doğrultusunda yapılmıştır.

Bir erkek olsaydınız eşinize nasıl davranırdınız?

Bir erkek olsaydım anlayışlı ve sakin bir eş olurdum. Hatasıyla, eksiğiyle eşimi kabul ederdim. Ev işlerinde elimden geldiğince eşime yardımcı olurdum.

Türkiye ve dünyadaki kadınlar arasındaki birliktelik sizce hangi uygulamalarla, projelerle sağlanabilir?

Türkiye’de ve dünyadaki kadınlar arasındaki birliktelik uluslararası pazar ve yardım içerikli kadın projeleri ile sağlanabilir. Öğretmen olarak da gözlemim; çocuk anneyi rol, model aldığı için daha çok annenin eğitimi ve terbiyesi ile hayata başlıyor. Çocuğun karakterinde önemli etken olan kadın toplumun yapı taşıdır. Bu sebeple bilinçli kadın bilinçli toplum diyoruz. Erkeklere de çocuğunuzun mutlu olmasını istiyorsanız eşinizi mutlu edin diyoruz. Kadının mutsuzluğu çocuğu ve toplumu olumsuz etkiler bu yüzden lütfen kadınları üzmeyiniz diyoruz.

Bize vakit ayırdığınız için ve kıymetli bilgileriniz için teşekkür ediyoruz. Hoşçakalın.

Rica ederim. Hoşçakalın.        

Bir başkan eşi olmak… Ve bu vasfı doğru taşımak… Her şeye rağmen sorumluluklarının farkında olmak… Sorumluluk bilinciyle yaşamak… Bir sanatçı edasıyla yaşadığı toplumu inşaa etmenin derdi, gayreti ve duasında olmak... Vatanını, milletini, bayrağını ve Tarsus’u dava edinmek... Davasını haykırarak Nene Hatun ruhunu yaşamaya, yaşatmaya çalışmanın adıdır Öznur Can... Vesselam...

Emine AYSU KUREN

http://gullnamee.blogspot.com.tr



Yazılarımın izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması, yayınlanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur...


28 Aralık 2017 Perşembe

BİR UMUT GÜNEŞİ DOĞDU TARSUS'UN KURTULUŞ YILDÖNÜMÜ'NDE


Tarsus Borsa İstanbul Şehit Umut Sami Şensoy Anadolu Lisesi'nin 27 Aralık Tarsus'un Kurtuluş Yıldönümü ve Şehit Umut Sami Şensoy'un ölüm yıldönümü dolayısıyla organize ettiği program okul bahçesinde gerçekleştirildi.

Programa Milli Eğitim Şube Müdürü Muhammed Çiftçi, Şehit Umut Sami Şensoy'un babası Bilal Şensoy, okul müdürü Osman Kaçan, okulda görev yapan öğretmenler, öğrenciler ve veliler katıldı.

Program saygı duruşu ve İstiklal Marş'nın okunması ile başladı. Şehit Umut Sami Şensoy'un babası Bilal Şensoy'un yaptığı açılış konuşmasının ardından Milli Eğitim Şube Müdürü Muhammed Çiftçi 'Sakarya Türküsü' adlı şiiri okudu.

10/C sınıfından Serhat Çalışkan günün anlam ve önemini anlatırken 12/D sınıfı öğrencilerinden Gizem Çatal 'Tarsus'un Kurtuluşu' şiirini okudu. 11/G sınıfından Mehmet Öz, 12/D sınıfından Gamze Doğan ve 10/C sınıfından Yağmur Muçu tarafından Tarsus'un Kurtuluş Mücadelesi'nde adını tarihe altın harflerle yazdıran kahramanlar canlandırıldı. 9/D sınıfından Esma Demircioğlu 'Şehitler Haftası' yazını sunarken 10/C sınıfından Merve Gölge 'Ben Şehit Yetimi' adlı şiiri, 10/ D sınıfından Sıla Dediğidoğru Şehit Umut Sami Şensoy'un biyografisini, 11/A sınıfından Burhan Şaşmaz 'Oğlun Şehit Oldu' adlı şiiri okudu.

'Şehitlik' konulu şiir, kompozisyon ve resim yarışmasında dereceye girenlere ödülleri verildi. Şiir dalının 1. si Bahriye Gül Yalçın, 2. si Furkan Tuncel ve 3. sü Gülsüm Dönmez'e ödüllerini Milli Eğitim Şube Müdürü Muhammed Çiftçi verdi. Kompozisyon dalının 1. si İclal Yalçın, 2. si Mevsim Özdel ve 3. sü Sema Alcan'a ödüllerini Şehit Umut Sami Şensoy'un babası Bilal Şensoy verdi. Resim dalının 1. si Beyza Kuren, 2. si Berk Cumali Gökçel ve 3. sü Sibel Can Çevik'e ödüllerini okul aile birliği başkanı Kadir Kılınç verdi.

Duygusal anların yaşandığı programda okula adını veren Şehit Umut Sami Şensoy'un Tarsus'un Kurtuluş Yıldönümü'nde tüm nesillerde milli mücadeleyi aydınlatacak ve diri tutacak olan bir umut güneşi olup doğduğu vurgusu yapıldı.  Okul müzik grubunun söylediği kahramanlık türküleriyle ve toplu hatıra fotoğrafının çekimiyle program son buldu.

Emine KUREN



Yazılarımın izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması, yayınlanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur...

27 ARALIK'TA ELLER KONUŞTU HERKES DUYDU


Tarsus Belediyesi ve Türkiye Alzheimer Derneği Tarsus Temsilciliği'nin 27 Aralık Tarsus'un Kurtuluş Yıldönümü dolayısıyla Tarsus Belediyesi Yaşlı Yaşam ve Erinç Evi'nde ortaklaşa düzenlediği kutlama programı büyük bir coşku ile gerçekleştirildi.

Programa İlçe Sağlık Müdürü Füsun Kaleli, sivil toplum kuruluşlarının başkanları ve üyeleri, siyasi partilerin üyeleri, Alzheimer Derneği üyeleri, hastaları ve hasta yakınları, belediye personeli ile birlikte çok sayıda kişi katıldı.
Program saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Türkiye Alzheimer Derneği Tarsus Temsilciliği adına açılış konuşmasını yapan Meryem Elvan Keskinnişancı Alzheimer Derneği'nin misyon ve vizyonundan bahsederek yapılan faaliyetlerle ilgili bilgilendirme yaptı. 27 Aralık Tarsus'un Kurtuluşu'nun anlam ve önemine değinerek tüm katılımcılara teşekkür etti.

Zumba Ekibi'nin yaptığı dans show ile eğlenceli dakikalar geçiren katılımcılar Türkiye Alzheimer Derneği Tarsus Temsilciliği İşaret Dili Korosu'nun işaret dili ile seslendirdiği 'Bir Başkadır Benim Memleketim' şarkısı karşısında duygusal anlar yaşarken konuşan elleri yürekten duymanın mutluluğunu yaşadılar.

Türk Sanat Musikisi Derneği'nin söylediği birbirinden güzel şarkılarla huzur bulan katılımcılar şarkılara eşlik ederek stres attılar.

Program Tarsus Belediyesi ve Türkiye Alzheimer Derneği Tarsus Şubesi'nin Türk Sanat Musikisi Derneği'ne çiçek takdimi ve tüm katılımcılara ikramların sunumu ile son buldu.

Emine KUREN


Yazılarımın izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması, yayınlanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur...

23 Aralık 2017 Cumartesi

KAÇINILMAZ BAŞARININ ARDINDAKİ GERÇEK

Bir amaç doğrultusunda çıktığınız yolda sizinle birlikte aynı doğrultuda yürüyenlerle ekip arkadaşısınızdır. Artık aynı havayı soluyup, aynı yöne bakıp farklı fikirleri bir araya getirerek ortak noktada buluşmayı şiar edinmeniz gerekmektedir. Bunlar Ekip Ruhu'nun olmazsa olmazlarıdır.

Bir Ekip Ruhu'nun oluşabilmesi için kişilere ve kişileri bir arada tutan misyon ve vizyona ihtiyaç vardır. Bir çalışmanın başarısı misyon ve vizyon ile sağlanırken Ekip Ruhu'nun canlı tutulmasıyla çalışma geniş kitlelere ulaştırılır. 

Ekibi oluşturan bireyler artık bir bütündür. 'Ben' değil 'biz' stratejisi ile hareket etmelidir. Çalışmalardaki tüm stratejilerin temelinde 'biz' olgusu olduğu sürece Ekip Ruhu'nun filizlendiği görülür. 'Ekip Ruhu' filizlendiği sürece bağlı bulunduğu kurum, kuruluş ve toplum gelişerek ilerler ve kök salarak asırlar boyu ayakta kalır.

Başarıda olduğu gibi başarısızlıkta da 'taşın altına elini koyarak' birlikte hareket edilmesi, tüm sorunlar karşısında çözüm odaklı yaşanılması, 'birlikten kuvvet doğar' sözünün Ekip Ruhu'nda harekete geçirilmesi elzem olandır. Bu hareket ekibi oluşturan bireyleri, kurumları, kuruluşları ve toplumu ayakta tutarak  başarıya ulaştırır.

İstişare, plan ve program dahilinde hareket etme, alınan kararlara uyma, sorumluluklarının bilincinde olma, verilen görevi en güzel şekilde yerine getirme, usûl, üslûp, dürüstlük ve her şeye rağmen özveriyle çalışmak Ekip Ruhu'ndaki olmazsa olmazlardır. Yalan, iki yüzlülük, ego, yalakalık, kibir, bencillik gibi hasletlerde uzak durulması gereken olumsuzluklardır.

Kısaca, bir kurumu, bir kuruluşu, bir topluluğu oluşturan bireyler Ekip Ruhu'nu taşıdığı müddetçe başarı kaçınılmaz olur.

Emine KUREN

http://gullnamee.blogspot.com.tr

Yazılarımın izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması, yayınlanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur...

12 Aralık 2017 Salı

PENCEREDEKİ GÖZYAŞI


Tek istediği severek evlediği kocasına evlat sevgisini yaşatabilmekti. Bunun için evlendiği günden itibaren nasılda mücadele etmişti. Gitmediği doktor, tavsiye üzerine içmediği bitkisel çay kalmamıştı. 7 yıl boyunca kullandığı ilaçlar, içtiği bitkisel çaylar hızla kilo almasına sebep olmuştu. Aldığı bu kilolarla yürüyemediği içinde tüm gününü evinde geçirmeye başlamıştı.

Bir gün penceresinin önüne oturmuş, kendisine kiloları yüzünden hakaret eden kocasının söylediklerini düşünerek ağlıyordu. O kadar incinmişti ki hıçkırıkları yoldan geçenler tarafından dahi duyuluyordu.

Evlerinin hemen karşındaki markete gelen Emine Hanım kendisini fark etmiş ve biraz sonra kapılarında belirmişti. Gözyaşlarını eli ile silerek kapıyı açmış, karşısında hiç tanımadığı Emine Hanım'ı görünce şaşırmıştı. Kapıda birkaç dakika muhabbet ettikten sonra Emine Hanım'ı içeriye davet etmişti.

Emine Hanım birkaç metre ilerideki apartmana yeni taşınan ve mahallelerindeki sağlıkocağına doktor olarak atanan biriydi. İnsanlarla hemhal olmayı şiar edinmiş, mesleğini severek yapan, mütevazi kimliği ile her kesimden insanın sevgisini kazanmış güler yüzlü bir insandı.

Doktor Emine Hanım'ın kendisini fark etmesine ve sonrasında evine misafir olmasına çok sevinmişti. Birlikte çaylarını yudumlarken üzüntüsünü duyduğu ve kendisini gözyaşlarına boğan konuyu anlatmıştı. Kendisini dinleyen Doktor Emine Hanım'ın boynuna sarılarak teselli etmesinden ve kendisiyle birlikte ağlamasından çok etkilenmişti.

Aynı yastığa baş koyduğu adamın bu denli değişmesine bir anlam veremiyordu. Oysa eşini mutlu edebilmek adına gördüğü çocuk tedevisinden dolayı onca kiloyu almıştı. Hem çocuk sahibi olamamanın hem de kilosu yüzünden sevdiği adamın kendinden uzaklaşmış olmasının üzüntüsüyle yaşıyordu. Yaşadığı bu üzüntüye Doktor Emine Hanım'ın kendisini sağlık ocağına temizlik işçisi olarak alması büyük serinlik olmuştu.

Her ne kadar eşinin kendisini boşayıp yabancı uyluklu bir kadınla evlenmesine hazmedemesede sağlık ocağında çalışarak geçirdiği zaman dilimleri kendisine ilaç olmuş, verdiği mücadelelere şahit olmuştu. Doktor Emine Hanım'ın desteği ile yürümesine dahi engel olan kilolarından bir takım operasyonlar, spor ve diyet programları ile kurtulmuş, açıköğretim ile hem lise hem de iki üniversite okumuştu.

Katıldığı girişimcilik kursundan sonra ise Aktif Yaşam Spor ve Sağlık Merkezi'nin kuruculuğunu yaparak hayatanın en büyük  dönüm noktalarından bir tanesini gerçekleştirmişti. 40 yaşında elde ettiği bu zaferle girişimciler kervanına katılmıştı. Bu zaferi yaşamasındaki en büyük etken Doktor Emine Hanımla bu süreçte canciğer olmuştu. Öncesinde 'Doktor Hanım' diye hitap ettiği Doktor Emine Hanım'a  'anneciğim' demeye başlamıştı.

İkinci evliliğini yaptığı Doktor Feridun Bey ile bir başka dönüm noktası belki de en büyük mutluluğu ikiz evlatlarını kucağına aldığında yaşamıştı. Kendisine en büyük dünya nimetini veren Yüce Mevla'ya her zaman şükür içinde olmuştu. Bu şükrü yetimhanedeki yetimlere yaptığı çalışmalarla göstermeye çalışmıştı. Son nefesine kadar bunun duası ve gayretinde olmuştu.

Birgün eşine süpriz bir ziyaret gerçekleştirmişti. Kendi elleriyle yaptığı kurabiye ve termosa demlediği çay ile hastaneye gitmişti. Eşi kendisini görünce çok sevinmiş, süpriz için boynuna sarılarak teşekkür etmişti. Eşiyle çaylarını yudumlayıp hasbihal ederken hemşirelerden bir tanesi büyük bir telaşla kapıyı açarak bir kaza bilgisini vermiş acilen kaza yerine gidilmesi gerektiğini söylemişti.

İlk kez eşiyle birlikte ambulansa binerek bir kaza mahaline gitmişti. Bir yolcu otobüsüyle bir otomobil çarpışmış, otomobil şarampole yuvarlanmıştı. Otomobilde bulunan bir kadın kilolu olduğu için arabada sıkışmıştı. Hastaden yardıma gelen doktorlar ve hemşireler bu durum karşısında itfaiyenin desteği ile can çekişen kadını bulunduğu yerden çıkarmanın telaşı ve gayretine girmişlerdi.

Gördükleri karşında çok etkilenmiş son durumu öğrenmek adına kaza yapan arabanın yanına gitmişti. Kaza yapan arabanın yanındaki yaralıyı görünce şok olmuştu. Bir süre kilitlenmiş ve sonra gözyaşlarına boğulmuştu. Çünkü kazayı ilk eşi ve onun karısı yapmıştı. İlk eşinin karısı çok kilolu olduğu için arabaya sıkışmıştı. Onu bu durumdan ise severek evlendiği, ikizlerinin babası Doktor Feridun Bey gayreti ve müdahaleleri ile kurtarmıştı.

Hayat bu...
Karşımıza neler çıkacağını bilemiyoruz.
Önemli olan hayatımız boyunca karşımıza çıkan tüm olaylardan ders çıkarabilmektir.
Olaylar karşındaki duruşumuz ve çıkardığımız dersler hayatı adımlarken yol haritamız olacaktır.
Yol haritanız sizleri hep ileriye götürsün.

Emine KUREN

http://gullnamee.blogspot.com.tr


Yazılarımın izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması, yayınlanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur...

10 Aralık 2017 Pazar

'YOLA ÇIKANLAR'DAN MUHTEŞEM FİNAL



Şair Yazar Ahmet İşlerin koordinatörlüğünde Kültür Bakanlığı'nın desteği ile Tarsus'ta gerçekleştirilen Tarsus Edebiyat Mektebi Projesi'nin kapanış programı 75. Yıl Kültür Merkezi'nde sertifika töreni ve Sedat Anar konseriyle gerçekleşti.

Programa Ak Parti milletvekili Ali Cumhur Taşkın, Milliyetçi Hareket Partisi İlçe Başkanı Ertuğrul Bodur ve üyeleri, Ak Parti İlçe Başkanı İbrahim Gül ve üyeleri, Milli Eğitim Müdürü Mehmet Kalaycı, sivil toplum kuruluşlarının başkanları ve üyeleri, şehit aileleri, Tarsus Edebiyat Mektebi'nin eğitmenleri ve öğrencileri, okul müdürleri ve öğrencileri, yazarlar, şairler ve Tarsus halkı katıldı.

Program Tarsus Edebiyat Mektebi'nin faaliyetlerinin yer aldığı slayt gösterileri ile başladı. Tarsus Edebiyat Mektebi Projesi'nin Koordinatörü Şair Yazar Ahmet İşler açılış konuşmasında projenin hazırlık ve uygulama safhalarından bahsederek proje boyunca projeye emek veren Yazar Fahri Tuna'ya, Yazar Mazlum Dirican'a ve projeye katılan öğrencilere teşekkür etti. Projeye katılan öğrencilerin yazılarının yer aldığı 'Yola Çıkanlar' kitabı ile ilgili bilgilendirme yapan Şair Ahmet İşler kitabın oluşum safhalarını anlatarak desteklerinden dolayı Kültür Bakanlığı'na ve kapanış programına katılan Tarsus Protokolü'ne, yazarlara, şairlere, şehit ailelerine, öğretmenlere, öğrencilere, tüm katılımcılara teşekkür etti.

Tarsus Edebiyat Mektebi öğrencileri adına konuşma yapan Fatma Zehra Kaya eğitim süreciden bahsederek Tarsus Edebiyat Mektebi Projesi'nde gerçekleştirilen eğitimlerin eğitime katılan öğrenciler üzerindeki etkilerini anlattı ve başta Şair Yazar Ahmet İşler olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür etti.

Tarsus Edebiyat Mektebi öğrencilerinden Gamze Kazan'ın seslendirdiği Şair Ahmet İşler'e ait olan 'Seni Biriktirdim' şiiri ve Ruşen İğrek'in seslendirdiği kendisine ait olan 'Aşkı Zehir' şiiri ile katılımcılar duygusal anlar yaşadılar.

Ak Parti Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın yaptığı selamlama konuşmasında proje ile ilgili duygularını dile getirerek Tarsus Edebiyat Mektebi Proje koordinatörü Şair Ahmet İşler'e Tarsus adına yapacağı tüm projelere destek vereceğini belirterek projeye emeği geçenlere ve tüm katılımcılara teşekkür etti.

Tarsus Milli Eğitim Müdürü yaptığı selamlama konuşmasında projelerin sosyal yaşama etkilerini anlatarak Tarsus Edebiyat Mektebi Projesi'ne emeği geçenlere, Şair Yazar Ahmet İşler ve şehit aileleri başta olmak üzere programa katılan tüm katılımcılara teşekkür etti.

Tarsus Edebiyat Mektebi öğrencilerine Tarsus Protokolü'nün, Tarsus Edebiyat Mektebi bünyesinde eğitim veren ve konuk olan yazarların sertifika sunumu ile renklenen programda öğrencilerin yazılarının yer aldığı 'Yola Çıkanlar' kitabı büyük beğeni aldı. Kendi yazılarının bulunduğu kitapla buluşan öğrenciler duygusal anlar yaşarken mutluluklarını kitaba imza atarak gösterdiler.

Yazar Sadık Yalsızuçanlar'ın 'Edebiyat Söyleşileri' bünyesinde yaptığı sunum edebiyat severleri edebiyat yolculuğuna çıkarırken Tasavvuf Musikisi Sanatçısı Sedat Anar'ın seslendirdiği birbirinden güzel eserlerle manevi atmosterin havasını soludular.

Program Tarsus Edebiyat Mektebi bünyesinde ders veren yazarlara ve şairlere, programa konuk olan yazarlara, Tarsus Protokolü'ne hediye takdimi ve memnuniyet duyguları ile son buldu.

Emine KUREN

http://gullnamee.blogspot.com.tr


Yazılarımın izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması, yayınlanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur...