Kadınlar olarak genellikle günleri pek severiz. Bazen bu günlerde hoş sohbetler eder bazen de işin dozajını kaçırıp misafirlerimizi neredeyse yiyecek komasına sokarız. Sosyallik deyince de ilk aklımıza bu günler, gezmeler ve yemek programları gelir her ne hikmetse.
Sosyal hayatınızla yaşadığınız topluma bir faydanız olup olmadığınızın muhasebesini yaptıktan sonra ancak 'ben sosyal bir insanım' diyebilirsiniz. Zira yediğimiz yemeğin yaşadığımız topluma bir faydası yok. Yemek son şeklini foseptik çukurunda alıyor. Günler, geziler psikolojik olarak deşarj olmamızı sağlıyor olabilir. Ancak kendimizi deşarj ettikten sonra şarjımızı toplum için tüketmiyorsak fişte takılı unutulduktan sonra yüksek ısınmadan dolayı patlayan telefon gibi oluruz. Bu durumda da hem kendimize hem de çevremize büyük zararlar veririz.
Biz, tarihe adını altın harflerle yazdırmış şanlı bir milletiz. Geçmiş tarihimizin geleceğe dair sunduğu o kadar çok mesajı var ki... Bu mesajların farkına varıp, öğrenip ve bu mesajları gerçek anlamda yaşadığımız zaman zafer hep bizimle olacak... Her şeyden önemlisi bu mesajları hayatın her safhasına indirgeyip nesilden nesile taşıdığımız zaman da yaşadığımız topraklar bâki kalacak. Bu bilinçle ve hareketle sosyal sorumluluklarımızın farkında olmalı, sosyal hayatın her karesinde varlığımızı göstermenin mücadelesini vermeliyiz.
Bugün Nene Hatun hâlâ dillerde zikrediliyor ve sevgiyle anılıyorsa bunun altında onun vatan ve milletine karşı yapmak zorunda olduğu sorumluluklarının onda âşka dönüşmüş olması yatmaktadır. Bizlerin de kadınlar olarak yapmamız gereken sorumlulukları var. Bu sorumlulukların başında da önce kendimizi sonra sırasıyla ailemizi ve yaşadığımız toplumu inşaa etmek gelmektedir. Bu inşaanın ana malzemesi eğitimdir. Biz kendimizi eğittiğimiz sürece ailemize ve topluma faydamız olur. Ve yine kendimizi eğittiğimiz sürece sorumluluklarımız bizde de aşka dönüşür Nene Hatun'da olduğu gibi...
Hayat bir okul. Geçmişten günümüze tarihte seyreden olaylar ise hayat okulundaki derslerdir. Ecdadımız ise okuldaki dersleri bizlere aktaran öğretmenlerdir. Öğretmenlerimizden aldığımız derslerde öğrendik ki söz konusu vatan ve milletse eğer ser'den geçmelidir. Yeri geldiğinde cepheye koşturup tüm azalar kaybedilse dahi bayrağı göndere çekmenin derdinde olmalıdır. İşte bu düşüncelerle, askerlik şubesine gönüllü askerlik yapmak ve böylece Mehmetçiğimize moral ve destek olmak adına büyük bir içtenlikle dilekçe verdim. Dilekçeyi verdiğim an anlatılmasına kelimelerin kifâyetsiz kaldığı muhteşem duygular yaşadım. Bu uğurda hiç düşünmeden askere gitmek istediğimi tüm yetkililere, dostlarıma, arkadaşlarıma ve aileme belirtmek isterim.
Kadınlarımızı günlerine, gezilerine, yemek programlarına ve yaptıkları çalışmalara kısacık bir ara verip Mehmetçiğimize moral ve destek olmak adına askerlik şubesine gönüllü askerlik dilekçesi vermeye davet ediyorum. Türkiye'nin dört bir tarafında bazı kadınlarımız Mehmetçiğimize moral ve destek olmak adına vatan, bayrak ve millet aşkıyla dilekçe verdiler, farklı kampanyalar başlattılar. Bir çoğumuza ilham olan bu kadınlarımıza Gül Name olarak teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Davamız vatan, bayrak ve millet... Düsturumuz birlik, beraberlik ve dayanışma... Hedefimiz adaletli, barış ve huzur dolu bir toplum... Duamız egodan, yalandan ve iki yüzlülükten uzak bir ömür... Vesselâm...
Emine KUREN
Yazılarımın izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması, yayınlanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur...