Ramazan Ayı'na günler kala evimizde büyük bir coşku ve heyecan olurdu. Annem, aile bireyleri arasında görev dağılımı yaparak evimiz ve yaşadığımız toplum ile ilgili yapılması gereken sorumluluklarımızı hatırlatırdı. Köşe bucak temizlediğimiz evimizin, sahur ve iftar vakitlerinde yemek için hazırladığımız yiyeceklerin ana teması yardımlaşma, dayanışma ve paylaşmaydı.
Mahallemizde bulunan kimsesiz yaş almış çınarlarımız evimizin, soframızın en kıymetli misafiriydi. Tenceremizde kaynattığımız aşımızı bereketlendiren sağ elimizin verdiğini sol elimizin görmemesiydi. Yeri geldiğinde görmeyeceksin ve duymayacaksın, yaptığın hayrı başa kalkmayacaksın, gösterişten uzak duracaksın, benlikten her zaman ve mekânda Allah’a sığınacaksın düsturumuzdu.
Mahalledeki tüm çocuklar sevgi ve neşeyle evimizin yolunu aşındırırdı. Annem her yaş grubunun manevi halası, babam ise manevi dedesiydi. Küçücük evimizde büyük mutlulukların, bitmeyen huzurun ve bereketin kaynağı annemizdeki ve babamızdaki bitmeyen ve her salise ikiye katlanan Allah ve insan sevgisiydi.
Güzelliklerine dalıp maneviyatında kaybolduğumuz ve huzurunda hiçliğin sırrına erdiğimiz başı rahmet, ortası mağfiret, sonu kurtuluş olan bir Ramazan Ayı'na daha kavuşmanın şükrü ve mutluluğundayız. Rahmet-i Rahman'a uğurladığımız annemsiz ilk Ramazan Ayı'mız. Bu sebeple şükür ve mutluluk arasındaki hüznümüzün gözyaşındayız. Annemin bize emanet ettiği tüm milli-manevi duyguları nesillerimize ulaştırmanın ve her şeye rağmen diri tutup yaşatmanın gayretindeyiz, duasındayız.
Rahmetli annem Ramazan Ayı'nın ilk günü 'Dövme Pilavı' pişirirdi. İlk iftarın ilk menüsü 'Dövme Pilavı'nın kokusu evimizin her köşesinde hissedilirken muhteşem tadı damağımızdaki en unutulmazlardandı. Ramazan Ayı'nın huzuruyla pişirilen 'Dövme Pilavı'nı ikram etmek ve soframızda paylaşmak evimizin bolluk ve bereketiydi.
Annemin bize emanet ettiği 'Dövme Pilavı' geleneğini milli-manevi duygularla ve sorumluluk bilinciyle idrak ettiğimiz bu Ramazan Ayı'nda da yerine getirmek istedik.
Sen kabrinde rahat uyu annem!.. Peygamber Efendimiz'in buyurduğu; “kişi öldüğünde amel defteri kapanır. Ancak arkasında hayırlı evlat, onunla amel edilen ilim ve sadakai cariye bırakan kimsenin amel defteri kapanmaz" sözünün farkındayız, bilincindeyiz. Senin bize bıraktığın emanetlerinin sırrı bu sözde gizli. Bu sırrın üzerimize yüklediği sorumlulukla bize bıraktığın yerden emanetlerini devam ettiriyoruz. Seni rahmetle ve sevgiyle anıyoruz.
Mevlâ Hazretleri hepimizin hayırlarını, ibadetlerini kabul ve daim etsin. Ramazan Ayı'nı hakkıyla idrak ederek kurtuluşa ermeyi, bayrama kavuşmayı ve cennetinde Reyyan Kapısı'ndan geçmeyi nasip etsin.
Emine KUREN
http://gullnamee.blogspot.com.tr
Yazılarımın izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması, yayınlanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur...