27 Eylül 2017 Çarşamba

GÖNÜL İŞÇİSİ

Son zamanlarda en çok karşılaştığım sorulardan birisi 'yaptığınız sosyal çalışmalardan ücret alıyor musunuz?' sorusu idi. Beni şaşkına çeviren ve hatta üzen bu soruya her defasında; "Ben kendisini topluma adamış, sivil toplum ruhuyla yaşayan, vatana, bayrağa, millete, Tarsus'a mecnun olmuş sevdalı bir gönül işçisiyim. İşte bu sebepten dolayı yapmış olduğum hiçbir sosyal çalışmadan maddi ve manevi beklentim olmadı." cevabını verdim, vermekteyim.

Birçok sivil toplum kuruluşunda farklı alanlarda çalıştım. Bu süreçte yüzlerce insan tanıdım. Hayatımın dönüm noktalarını oluşturan kararları almama sebep olan olaylar yaşadım. Tüm bu yaşadıklarım bende gönül işçiliği kavramını oluşturdu ve perçinleştirdi. Bu kavram ileriye dönük hedeflerimin dayanağı oldu.

Gönül işçiliği kalbî muhabbette gizlidir. Muhabbeti olmayanın davası olmaz, davası olmayanın hedefleri olmaz, hedefleri olmayanın rotası olmaz, rotası olmayan da ıssız denizlerde batmaya mahkûmdur. Bu sebeple bir gönül işçisi olmak istiyorsak kalbî muhabbete önem vermeliyiz. İşte o zaman aydınlık hedeflerin, sonsuz başarıların başkahramanı oluruz.

Tüm çalışmalarınızda muhabbetinizi ve gönlünüzü ortaya koyduğunuz oranda zamanı verimli ve doğru kullanma tekniklerini elde edersiniz. Zamanı verimli ve doğru kullandığınız vakitte her şeye çok rahatlıkla yetişirsiniz ve asla yorulmazsınız. Böylece gerçek anlamda gönül işçiliğinin sırrına ulaşırsınız.

Muhabbetimi, gönlümü ortaya koyduğum sevdamdır vatan, bayrak, millet ve Tarsus... Karşıma nice engeller çıksada sevdam uğruna hiç durmadan büyük bir özveriyle mücadele edeceğim. Son nefeste de bu mücadeleyi vermeyi ve bir gönül işçisi olarak huzuruna varmayı Mevlam nasip etsin.

Sevgili 'Gül Name' tapçileri; umarım bu yazım sizlerden gelen sorulara cevap olmuştur. Sizleri çok seviyorum ve de çok önemsiyorum. Sizlerden gelen mesajlar, öneriler, teklifler bana yol aydınlığı oluyor. Kendisini yaşadığı topluma adamış bir gönül işçisi olarak; toplumun yararına yaptığınız tüm çalışmalarınızda yanınızda olacağımı bilmenizi istiyor, hepinizi kalbî muhabbettlerimle selamlıyorum. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. Hoşçakalın...

Emine KUREN

http://gullnamee.blogspot.com.tr

Yazılarımın izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması, yayınlanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur...

20 Eylül 2017 Çarşamba

MEDENİYETLER BEŞİĞİ İLE SONSUZA DEK


Kurulduğu günden bugüne çalışma azminden hiçbir şey kaybetmeden, dur durak demeden çalışmalarına büyük bir hızla devam eden Tarsus Medeniyetler Beşiği Sayfası çalışma alanını hızla genişletmeye devam ediyor.


Tarsus'un tarihinin, kültürel değerlerinin korunması ve tanıtılmasına katkıda bulunarak sosyal sorumluluk bilincini, paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma şuurunu geliştirerek Tarsus'un işiten kulağı, gören gözü, hisseden kalbi ve tüm dünyaya yankılanan sesi olmayı amaç edinen sayfa bugüne kadar birçok çalışmaya imza atmıştır.


Yirmi sekiz köye kütüphane yaparak topluma okumanın önemini vurgulayan sayfa yardıma muhtaç öğrencilere burs, bilgisayar, tablet, kırtasiye vs. gibi yardımlarda bulunarak eğitimin ve öğrencilerin toplumun gelişmesindeki rolüne dikkatleri çekmiştir. Yardıma muhtaç ailelere gıda, kömür ve giyecek yardımı yaparak "komşusu aç iken tok yatan bizden değildir" hadisini ihya edip komşuluk hukukunu gündeme taşımıştır. Hakkari Yüksekova'daki askerlere yedi yüz kilo cezerye, lokum, çerez, Türk Bayrağı göndererek vatanın yılmaz bekçilerinin yanında olduğunu göstermiştir. Düzenlediği etkinliklerle toplumun farklı kesimlerini bir araya getirmeyi başarmış, toplum üzerinde sevgi ve muhabbet oluşmasını sağlamıştır. Tarsus'a katkı sağlayanları ödüllendirerek onure etmiş tüm halkı bu konuda duyarlı olmaya davet etmiştir. Sayfaya reklam veren firmalardan ücret almayıp reklam karşılığında firmalardan yardım faatliyetlerine destek olmasını talep ederek veren el ile alan arasında köprü olmuştur. Böylece hiçbir şekilde maddi ve manevi menfaat gözetmeksizin vatan, bayrak, millet, Tarsus aşkıyla bu yola baş koyanlardan
olduğunu ispatlamıştır.


14 Temmuz 2012 yılında Sayın Rıfat Çınar ile kurulan Tarsus Medeniyetler Beşiği Sayfası'nın 43.661 takipçisi var. Sosyal medyada yaptığı çalışmalarla sürekli gündemde kalmayı başaran Tarsus Medeniyetler Beşiği Sayfası Instagram, Twitter ve YouTube Kanalı'nda da çalışmalarını azim ve kararlılıkla sürdürüyor.


Tarsus Medeniyetler Beşiği'nin sosyal medyadaki  https://www.facebook.com/TarsusMedBesigi/, https://www.instagram.com/tarsusmedbesigi/, https://twitter.com/TarsusMedBesigi?s=09, https://www.youtube.com/channel/UCiNSoBV2vrpKDvIH6pv1IAw linklerini takip ederek Tarsus'a dair tüm gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.


Tarsus Medeniyetler Beşiği'ni bizlerle buluşturan Sayın Rıfat Çınar'a minnet duygularımızla teşekkürlerimizi sunuyor, sonsuz başarılar diliyoruz. Tarsus Medeniyetler Beşiği ile sonsuza dek nice çalışmalara şahit olanlardan olmak temennisiyle bir sonraki yazımızda görüşmek üzere... Hoşçakalın... Gül Name'de kalın...

Emine KUREN 

http://gullnamee.blogspot.com.tr

Yazılarımın izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması, yayınlanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur...


DİLİNİZ DATLI OLSUN


Birçok zaman diliminde ifade ettiğim bir konudur siyâseti sevmediğim, ilgilenmediğim, hiçbir partinin üyesi olmadığım ve objektif bir kimlikte olduğum... Her ne kadar siyâseti sevmesemde sevdiğim siyâsîler var. Yaşadığımız bu vatan topraklarına zerre miktarı emek vermiş tüm siyâsîleri minnetle anıyorum.


Ülkü Ocakları'nı lise yıllarımda, Milliyetçi Hareket Partisini rahmetli eşimle tanıdım.  Her ne kadar objektif kimlikte de olsam bu ikisinin yanımda ayrı bir yeri var. Hayatıma yön veren ve beni hedeflerime ulaştıran konuları edindiğim bir eğitimhane olmuşlardır.


Farklı siyâsî düşüncelerde birçok arkadaşım var. Bu arkadaşlarımla bir araya geldiğimizde asla siyâset konuşmayız. Çünkü siyâset konuşulduğunda muhabbet oluşmaz, muhabbetin oluşmadığı ortamlarda da dostluklar zamanla dejenere olur. Bu düşünceyle Türkiye gündemindeki konularda ortak noktayı bulup yaşadığımız topluma faydalı çalışmalar yapmanın derdinde olduk, olmayada devam edeceğiz.


İnsanları siyâsî kimliklerinden ziyâde insanlığı ile değerlendiririm. Başkalarının insanlara olumsuz söylemleri beni asla etkilemez. İnsan insanın aynasıdır düstûru ile hareket ederek tüm insanların güzel yanlarını görmeye çalışırım. Yalakalık, iki yüzlülük, menfaat vs. gibi hasletlerden nefret ederim. Sözde değil özde bir hayatı vatan, bayrak, millet aşkıyla yaşamanın mücadelesindeyim. 


Şimdi gelelim bu yazıma ilham olan asıl kişiye... Milliyetçi Hareket Partisi İlçe Başkanı Sayın Ertuğrul Bodur'a... Sosyal çalışmalarımızdan dolayı zaman zaman görüştüğümüz mütevaziliği, güler yüzü ve hoş sohbetiyle hepimizin sevgisini kazanmış has bir Tarsuslu...


Bir siyasî lider olmak çok zor. Her kişinin harcı değil bu zorun üstesinden gelmek... Yeniden Milliyetçi Hareket Partisi İlçe Başkanlığı'na seçilerek güven tazeleyen Sayın Ertuğrul Bodur'a hayırlı olsun ziyaretine gittiğimde bunu bir kez daha anladım. Ziyarete gelen herkes ile ayrı ayrı ilgilenen, onlarla hasbihal edip anlamaya çalışan tam bir muhabbet eriydi adetâ... O'nu geriden izlerken bir an kendimi O'nun yerine koydup 'onca insanla tek tek konuşup ilgilenme tahammülünü ne kadar gösterebilirim?' sorusunu sordum kendime... Er olabilmenin, er kalabilmenin ardındaki sırrı çözecek soru bu olsa gerek...


Gerçek anlamda liderliğin erliğine ulaşmış biri olarak gördüğüm Sayın Ertuğrul Bodur'un edebî bir uslûpla konuşması, konuşmalarında sosyal yaşamdan örnekler sunması ve konuşmalarına dua ile nokta koyması her kesimden insanın takdirini kazanmış bir özelliğidir.


Yeniden Milliyetçi Hareket Partisi İlçe Başkanlığı'na seçilerek güven tazeleyen Sayın Ertuğrul Bodur'a çalışmalarında sonsuz başarılar dilerken bu haftaki yazımı O'nun diliyle noktalamak istiyorum; "Diliniz datlı, sözünüz gıymatlı, atınız eskin, kılıncınız keskin olsun. Uzaklarınız yakın, zorunuz kolay, ömrünüz uzun ve bereketli olsun."


Emine KUREN

http://gullnamee.blogspot.com.tr

Yazılarımın izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması, yayınlanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur...

8 Eylül 2017 Cuma

GÖNLÜME BAYRAM DEM VURUNCA

Öyle ki bayram sabahına heyecandan uyuyamadığımız için balonlamış gözlerle kalkardık. Lavabo sırası beklerken birbirimize su atar ne kadar çok şeker toplayacağımızın hesabını yapardık. Annemizin hazırladığı kahvaltı sofrasına koşarak gider, birkaç lokma yedikten sonra bayramlıklarımızı giyerdik. Büyük bir özenle hazırladığımız bayramlıklarımızı giydikten sonra önce aile büyüklerimizle bayramlaşır sonra elimize aldığımız poşetlerle tüm mahalleliyle bayramlaşmaya çıkardık.

Bir evden bir eve yarışarak bayramlaşmaya gider, arada bir kaldırıma oturup ne kadar şeker topladığımızı sayardık. Beni en çok mutlu eden ise mahallede herkesin 'Dayı' diye hitap ettiği kişinin evine gitmek olurdu. Maddi durumu oldukça iyi olan Dayı mahalledeki tüm çocuklara bayramlık alır, harçlık verirdi. Bayram harçlığımızı alınca büyük bir mutlulukla lunaparka gider çarpışan arabaya, dönme dolaba binmek için sıra beklerdik. Aldığımız pamuk helva ve elma şekerini elimize yüzümüze bulaştıra bulaştıra yerdik.

Şayet Kurban Bayramı ise kurban kesemeyen komşularımıza kestiğimiz kurbandan ikram etmedikçe kurban etinden yemezdik. Tabiri caizse kestiğimiz kurbanın eti bayramın ilk günü bu düşünceyle hareket edince biterdi. Paylaşmanın huzurunu, bereketini, mutluluğunu fazlasıyla yaşadığımız ve unutamadığımız özlenen anlardı.

Bayramları mahiyetine uygun yaşayabiliyor muyuz konusu muamma bir konu... Ramazan Bayramı'nın şekerle, Kurban Bayramı'nın katliam olarak nitelendirildiği bir zamanda yaşıyoruz. Oysa milli ve manevi bayramlarımız birliğin, beraberliğin, dayanışmanın, yardımlaşmanın, paylaşmanın, kardeşliğin, dostluğun göstergesidir. Huzur ve mutluluk nedenidir.

Milli ve manevi değerlerine sahip çıkmayan bir toplum yok olmaya mahkûmdur. Bu sebeple bu değerlerin kıymetini hakkıyla bilip bu bilinçle hareket etmeliyiz.

Gönlüme bayram dem vurunca duydularım satır satır yazıya döküldü. Ah o eski bayramlar!.. Özlenen, aranan nice anlar!.. Sahip çıkalım tarihimize!.. Yaşatalım değerlerimizi!.. İşte o zaman her günümüz bayram, bayramlarımız huzura, mutluluğa, dostluğa, kardeşliğe, birlik, beraberliğe açılan kapılar olur. Bu duygu ve düşüncelerle idrak edeceğimiz Kurban Bayramı'nızı tebrik ediyor huzur ve mutluluk diliyorum. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere Gül Name'de kalın...

Emine KUREN

http://gullnamee.blogspot.com.tr

Yazılarımın izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması, yayınlanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur...